HÜRRİYET

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Hayat mı daha kasvetli , senin ruhun mu ?


Buzdan Hayaller

Noi Albinoi


17 Yaşındaki Noi, kuzey İzlanda’nın karlarla kaplı soğuğunda yaşayan çok özel bir gençtir. Noi’yi yaşıtlarından ayıran pek çok özelliği vardır. Noi, bir Albino’dur, inanılmaz bir zekaya ve keskin bir mizah anlayışına sahiptir, yaşıtlarının aksine okulla ve çevresiyle ilişkileri problemlidir. Noi’nin bu soğuk iklimde içini ısıtan tek şey, bir benzin istasyonunda tanıştığı genç bir kızla yaşadığı duygusal yakınlaşmadır. Noi, kız arkadaşı ile birlikte bu soğuk adadan ayrılmak için elinden gelen ne varsa yapmaya hazırdır. Ancak hayatın mizah anlayışı da en az Noi’ninki kadar hastalıklıdır.
Yapım:
2003 - Almanya,  Danimarka,  İzlanda,  İngiltere
Yönetmen:DagurKari

Dagur Kári



21 Temmuz 2012 Cumartesi

Aşk' ta sınırın nedir.


YönetmenYann Samuell
Oyuncular
:
TürRomantik
Yapım Yılı (93 dk)

SenaryoJacky CukierYann Samuell
Yapımcı Firma: Nord-Ouest Productions
Yapım Ülkesi: Fransa, Belçika
Orijinal DilFransızca
Orijinal Adı: Jeux d'enfants 

Filmin Özeti

Julien ve Sophie, okul yıllarından beri tanışan iki yakın arkadaştır. Sophie'nin Polonya kökenli olması nedeni ile sınıftaki ırkçı çocuklar tarafından taciz edilmesi ve Julien'in kanser olan annesi ve sorunlu babası ile yaşadığı sıkıntılar, her ikisini birbirlerine daha da fazla yakınlaştırır. Haylaz ve hınzır yapıları ile sürekli olarak birbirlerinin cesaretlerini sınamaları ile başlayan süreç, zmaan içinde ilginç bir cesaret oyununa dönüşür.

Oyunun kuralı çok basittir; sırasıyla her biri, ötekine cesaret gerektiren zorlu görevler verecektir. Bu görevler arasında sınava sütyenle gitmek de vardır, okulun en sert çocuğunu tokatlamak da... Zamanla hayatın kendi zorlukları, bu oyunun bir parçasına dönüşmeye başlar. Ve bu oyun, gitgide inanılmaz bir aşk yaratır aralarında. Ama acaba bu aşk birbirlerine kavuşmalarındaki en büyük engel midir?

19 Temmuz 2012 Perşembe

Daha iyi kaç oyuncu tanıyorsun ?


Anthony Perkins", ( d.4 Nisan 1932 - ö.12 Eylül 1992ABD'li sinema oyuncusu. Yönetmenliğini Alfred Hitchcock' un üstlendiği Sapık filmindeki Norman Bateskarakteri ile hatırlanmaktadır. 1992 yılındaAIDS nedeni ile 60 yaşında yaşama veda etti. Cenazesi yakılmıştır. 1973'te Berry Berenson ile evlilik yapmıştır ve bu evlilikten iki oğlu olmuştur. Anthony Perkins'in karısı2001'de 11 Eylül saldırısının kurbanlarından biridir. Anthony Perkins sinema tarihinde yaşamış en ünlü biseksüelaktörlerden birisi idi.
15 yaşında iken amatör tiyatrolarda sahneye çıktı. İlk filmi The Actress'den 3 yıl sonra ikinci filmi Friendly Persuasion(Dostça kandırış) 1956 ile Hollywood'da büyük yetenek olarak karşılandı.1960'larda göç ettiği Avrupa'da ününü sürdüremedi. 1970'lerde ülkesine geri döndü fakat ününü sürdüremedi. 1961 Cannes film şenliğinde Amiez-Vous Brahms? filmindeki rolüyle en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandı.

Başlıca filmleri [değiştir]

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Düş zamanı

Prensler ve Prensesler Fransız animatör Michel Ocelot, son filmi olduğunu. İki yıl önce Ocelot Kirikou ve Büyücü (1998), geleneksel Afrika Masallardaki dayalı bir çarpıcı linedrawn film ile bazı uluslararası başarı elde etti. Linedrawn masal - aynı form, Ocelot döner yapmak için on yıl götürdü Prensler ve Prensesler için. Onun üreten bir keyifli ve oldukça güzel bir film. Bütün rakamlar Ocelot Eski Mısır geleneksel Japon sanatına hiyeroglif gibi farklı modeli stilleri için izin siluet şekiller, sadeliği içinde olağanüstü bir çok yönlülük vardır bir şey olarak canlandırılmıştır. filmin görsel buluşun bir büyük, özellikle Büyücü bölüm var akın tüm girişimleri ve kahramanın çözüm ve büküm sonunun keyifli drollness püskürtmek büyücü en gadget'lar. Tüm hikayeleri adalet masal gibi son bir hak edilen ceza ve iyi bir galibiyet çıkarsa hoş bir piquance anlatılır. Bölüm hiçbiri hiç zayıftır.Bunlardan en çekici nihai Prensler ve özgün biçimlerine geri kazanma çabası içinde her öpücükle hayvan dönüşümler bir dizi komik geçiyor prens ve prenses ile Princesses olaydır. Özellikle çekici filmi postmodern ile tefsir edilmiştir yoludur kenarı. Bu sadece peri masalları bir dizi ama animatörler (kendilerini animasyonlu olmuştur kim) animasyonlu masal şort bir dizi yapma hakkında bir film değil. Biz perde anlamıyla masalı açılır önce bunları sunum ve tasarım tartışırken görmek her ile. Oldukça nefis filmi bu yüzden şimdiye kadar gördüklerimin tartışabilirsiniz tam bir dakika mola için orta noktada durur.

15 Temmuz 2012 Pazar

Dün yada bu gün ?

En iyi zamanlardı, en berbat zamanlardı. Bilgelik çağıydı, aptallık çağıydı. İnanç devriydi, kuşku devriydi. Işık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi. Umudun baharıydı, umut.suzluğun kışıydı. Önümüzde her şey vardı, önümüzde hiçbir şey yoktu. Doğrudan cennete gidecektik, doğrudan cehenneme gidecektik. Sözün kısası, o zamanlar da tam bu zamanlar gibiydi; zamanın en yaygaracı otoriteleri, iyi veya kötü, her şeyin o güne kadarkinin en yükseği olduğunu iddia ediyorlar



En iyi zamanlardı, en berbat zamanlardıEn iyi zamanlardı, en berbat zamanlardı. Bilgelik çağıydı, aptallık çağıydı. İnanç devriydi, kuşku devriydi. Işık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi. Umudun baharıydı, umut.suzluğun kışıydı. Önümüzde her şey vardı, önümüzde hiçbir şey yoktu. Doğrudan cennete gidecektik, doğrudan cehenneme gidecektik. Sözün kısası, o zamanlar da tam bu zamanlar gibiydi; zamanın en yaygaracı otoriteleri, iyi veya kötü, her şeyin o güne kadarkinin en yükseği olduğunu iddia ediyorlar. Bilgelik çağıydı, aptallık çağıydı. İnanç devriydi, kuşku devriydi. Işık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi. Umudun baharıydı, umut.suzluğun kışıydı. Önümüzde her şey vardı, önümüzde hiçbir şey yoktu. Doğrudan cennete gidecektik, doğrudan cehenneme gidecektik. Sözün kısası, o zamanlar da tam bu zamanlar gibiydi; zamanın en yaygaracı otoriteleri, iyi veya kötü, her şeyin o güne kadarkinin en yükseği olduğunu iddia ediyorlarEn iyi zamanlardı, en berbat zamanlardı. Bilgelik çağıydı, aptallık çağıydı. İnanç devriydi, kuşku devriydi. Işık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi. Umudun baharıydı, umut.suzluğun kışıydı. Önümüzde her şey vardı, önümüzde hiçbir şey yoktu. Doğrudan cennete gidecektik, doğrudan cehenneme gidecektik. Sözün kısası, o zamanlar da tam bu zamanlar gibiydi; zamanın en yaygaracı otoriteleri, iyi veya kötü, her şeyin o güne kadarkinin en yükseği olduğunu iddia ediyorlarEn iyi zamanlardı, en berbat zamanlardı. Bilgelik çağıydı, aptallık çağıydı. İnanç devriydi, kuşku devriydi. Işık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi. Umudun baharıydı, umut.suzluğun kışıydı. Önümüzde her şey vardı, önümüzde hiçbir şey yoktu. Doğrudan cennete gidecektik, doğrudan cehenneme gidecektik. Sözün kısası, o zamanlar da tam bu zamanlar gibiydi; zamanın en yaygaracı otoriteleri, iyi veya kötü, her şeyin o güne kadarkinin en yükseği olduğunu iddia ediyorlar

13 Temmuz 2012 Cuma

Luis Buñuel zamanı

Don Lope Garrido, küçük yaşlardan itibaren Tristana'yı evlat edinerek yetiştirmeye başlar. Fakat genç kız büyüdükçe ona aşık olduğunu hisseder ve yaklaşımı zamanla değişmeye başlar. Tristana ise sanata ilgi duymaya başlar ve bir sanatçıyla tanıştıktan sonra evden ayrılır...Benito Pérez Galdós'un romanından uyarlandı fakat roman ve film arasında ciddi farklar var. Bunel'in yorumu büyük beğeni toplamış hatta film En İyi Yabancı Film dalında Oscar'a aday olmuştu. İzleyiciyi düşündüren, tartışmalara iten ve şaşırtan yönleriyle gerçek bir Bunuel klasiği


Yönetmen:

Luis Buñuel

Oyuncular:

Catherine Deneuve

Franco Nero

Fernando Rey

Antonio Casas

Juanjo Menéndez

Mary Paz Pondal

Joaquín Pamplona

Vicente Soler

Antonio Ferrandis

José Calvo

José María Caffarel

Lola Gaos

Fernando Cebrián

Jesús Fernández

Cándida Losada



12 Temmuz 2012 Perşembe

İzle


-1900 Efsanesi / The Legend Of 1900 1998 İtalya / TÜRKÇE DUBLAJ-
IMDB Puanı: 7.8/10
Tür: Dram, Fantastik, Müzikal
Yönetmen: Giuseppe Tornatore
Oyuncular: Tim Roth, Mélanie Thierry,
Pruitt Taylor Vince, Bill Nunn
Müzik: Ennio Morricone
Süre: 2saat 45dk
Virginian adlı bir gemi, göçmenleri Amerika sahillerine taşırken geminin makinisti Danny, kimsesiz bir çocuk bulur. Gemi kaptanını dinlemeyerek bu çocuğu saklayarak onu büyütmeye başlar. Novecento (Tim Roth) gemide, gizli saklı büyüyen bir çocuk haline gelir fakat günün birinde Danny öldüğü zaman artık yalnız kalacaktır…
2000 yılında Altın Küre ödülü sahibi olan ve bir çok festivalde adı geçen film, müzikal ve dramatik tarzda fantastik ögeler üzerinden ilerliyor.

10 Temmuz 2012 Salı

Senden çalınanları geri alacak kadar güçlü olabilirmisin ?

Monte Kristo Kontu






Edmond Dantes (Jim Caviezel) dürüst ve çalışkan bir denizcidir. Barış dolu bir hayat yaşamaktadır ve tüm planlarını güzel Mercedes'le (Dagmara Dominczyk) evlenmek üzere kurmuştur. Fakat Mercedes'le ilgili hayaller kuran bir kişi daha vardır, Edmond'un en yakın arkadaşı Fernand (Guy Pearce). Fernand amacına ulaşmak için en yakın arkadaşına bir oyun oynar ve onun hapse düşmesini sağlar. Edmond'un gittiği hapishane ise ülkenin en zorlu hapishanelerinden biri olan Chateau D'If'tir.Edmond bir anda kendini kaçışın imkansız olduğu bu ada hapishanesinde bir kabusun ortasında bulur, ve bu kabusun bitmesi için daha 13 yılı vardır. Artık tek amacı bu yerden kurtulup hayatını mahvedenlerden intikam almaktır.Hapishane arkadaşı Farria'yla (Richard Harris) imkansız denilen bir kaçışı başarırlar. Fakat Edmond ölmüştür çünkü o artık kendini intikamına adayan efsanevi 'Monte Kristo Kontudur.'Hayattaki tek amacına ulaşmak için acımasız ve kurnaz planlar yaparak kendisini Fransız soyluları arasına kabul ettirir ve hedefine adım adım yaklaşır

Senden çalınanları geri alabilecek kadar güçlü olabilirmisin ?





Gladyatör






Roma İmparatorluğu'na en parlak dönemi yaşatan General Maximus, girdiği bir meydan savaşından daha zaferle çıkar, artık tek hayali bir an önce evine dönerek karısı ve ailesine kavuşmaktır. Fakat, zamanın Roma İmparatoru Marcus Aurelius ,Maximus'a önemli bir görev verir ve iktidara sahip çıkmasını ister. Bunun üzerine imparatorun oğlu olan Commodus, iktidarın elinden alınacağını anlayınca general ve ailesini öldürme emri verir. Maximus ölümden zor kurtulur ve gladyatörler arenasına sürgün edilir. Yıllar sonra Roma'ya geri dönen güçlü gladyatör Maximus'un tek amacı Commodus'u öldürerek karısı ve oğlunun katledilmesinin intikamını almaktır.

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Hiç değilse Brahams 'ı sev.


Brahms'ı Sever misiniz?, 1961 Fransa - ABD ortak yapımı romantik dramatik filmdir. Özgün adı Goodbye Again olan film sıklıkla Aimez-vous Brahms? olan Fransızca adıyla (aynı zamanda uyarlandığı romanın da adıdır) da anılmaktadır.
Taylor'ın uyarlayıp yazdığı filmin yönetmeni ve yapımcısı Anatole Litvak'tır.
Başlıca rollerinde Ingrid Bergman, Yves Montand ve Anthony Perkins'in oynadıkları filmin müziğini Georges Auric yapmıştır. Klasik olgun kadın-genç erkek ilişkisini ele alan ve döneminin en başat eserlerinden biri olan filmde (ve romanda), kendisini sık sık ihmal eden uzatmalı sevgilisi Roger'yle (Yves Montand) Paris'te yaşayan orta yaşlı, başarılı iç dekoratör Paula (Ingrid Bergman)'nın teselliyi Amerikalı bir müşterisinin genç oğlu Philip (Anthony Perkins)'te bulması anlatılmaktadır. Paula kendisine kompliman yapan bu nazik gençle bir aşk yaşarken, aklı başına gelen Roger önce çapkınlıklarına son vereceğine söz verip sonra da Paula'ya evlenme teklif ederek onu tekrar kazanma çabasına girecektir. Mayıs 1961'de ilk gösteriminin yapıldığı Cannes Film Festivali'nin büyük ödülü Altın Palmiye'ye aday gösterilmişti. Aynı festivalde Anthony Perkins "en iyi aktör" ödülünü almıştı.

Look at me

http://www.youtube.com/watch?v=Cv4aQ-qOx7o

Gözlerini kapat.Dinle...Dinle,,,Dinle,,,

http://www.youtube.com/watch?v=0Sn7GmHHR14&feature=related

Kaç parçan bir bütün eder ?

Bu büyüleyici kitapta yazarın yaşamının iskeleti, ete ve kana bürünüyor. Kitapta şiir, özyaşam öyküsü, tarih, fantezi ve siyasal yorum harmanlanıyor ve her biri, en beklenmedik yollardan birbirini vurguluyor.
- Jay Parini -
Galeano'nun bu kitapta işlediği konu, insan yaşamının ve sevgisinin çeşitliliği...Galeano'nun sürreal çizgileri, kitabın metniyle, çılgın hayal gücü, ince mizahı ve sevimli eski zaman çekiciliğiyle bütünleşiyor.
-Publishers Weekly-
(Arka Kapak)kucaklasmanin-kitabi-eduardo-galeano

6 Temmuz 2012 Cuma

Kendinle dövüşebilirmisin ?

Oregon Üniversitesinde yüksek lisansını yapan Chuck Palanhiuk'un uzak olmayan bir gelecekte geçen ve kafası karışık genç bir erkeği konu alan romanından yola çıkılarak çekilen Fight Club'da filmi anlatan, ünlü bir otomobil firmasında iyi bir işe sahiptir. Tek düze yaşamı kronik uykusuzluk sorunuyla çekilmez bir hale gelmiştir. Ailesi ve yakın bir arkadaşı olmayan Jack doktorunun tavsiyesi üzerine kanserli hastaların terapi grubuna katılır. Bu toplantılar esnasında Marla'yla tanışır o da genç adam gibi hasta olmadığı halde grubun toplantılarına katılmaktadır. Jack'in ve Marla'nın çabaları tüketici kültürünün anlamsızlığına karşı bir duruştur adeta kariyer sahibi ama yanlız insanların bir tepkisi. Jack'ın jenerasyonu ölü bir jenerasyondur. Bir yolculuk sonrası evinin yanmış olduğunu gördüğünde arayabileceği tek kişinin yolculuk sırasında tanıştığı sabun satıcısı Tyler Durden olmasıda adeta bunun bir kanıtıdır. İçilen birkaç biranın ardından park yerinde Tyler, kahramanımızı kendine vurması için kışırtacaktır. Aralarında başlayan bu kavga Jack'in hayatını değiştirecektir. Bir süre sonra Jack Tyler'ın yanına taşınır. Tyler'ın liderliğinde bir dövüş kulübünün kuruluşuyla bu kulübde sayıları elliyi aşmamak kaydıyla genç erkekler birbirleriyle dövüşmeye başlayacaklardır. Kısa sürede popüler hale gelen kulüp ve Tyler Durden hızlı bir şekilde bu ölü jenerasyonun mesihi haline gelir.